LOTR ORTA DUNYA RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İhanet

Aşağa gitmek

İhanet Empty İhanet

Mesaj tarafından Tiran Cuma 12 Eyl. 2008, 12:40

Güneşin batmasına bir iki saat kalmıştı. İsengard'ın çevresinde kalmış son orman topluluğunun içindeydiler. Tiran ve iki rohan gözcüsü, uzun zamandır İsengard'ın kapısını izliyorlardı. İçeriye uzak yollardan gelen gözcü grubu oldukları hafif zırhlarından belli olan acaip yaratıklar giriyor ve bazen de dışarı çıkıyordu. Bağırışmalarından bazıları ortak lisana aitti. Tiran bunların ortak lisanı da anladıklarına kanaat getirdi. Tiran'ın bu yaratıkların ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Ork dese ork değil, goblin dese goblin değildi. Bariz olan tek şey İsengard'ın ihanetiydi. Korkulan başa gelmiş gibiydi.
Tam o anda İsengard'ın kapı nöbetçilerinin selam verdiği bir yaratık çıktı dışarı. Yaratığın biraz üst rütbeli olduğu belli oluyordu. Tiran o anda İsengard'a girmeyi ve herşeyi yerinde gözlemlemeyi düşündü. Kafasında bir plan vardı. Gözcülerine fikrini açıkladığında ona karşı çıktılar. Bu iş çok tehlikeli olabilirdi. Nitekim İsengard'da ihanet etmiş büyücüler olması pek muhtemeldi. İsengard'ın hükümdarı Aldarion'a ise ne olduğu şüpheliydi. Fakat Tiran yine de ne olduğunu görmek için içinde duyduğu isteği engelleyemiyordu. Ormanın doğu tarafına doğru ilerleyen üst rütbeli yaratık ormanın yakınından geçecekti. Bu iyi bir fırsattı ve denemeye değerdi.


En son Tiran tarafından Cuma 12 Eyl. 2008, 19:11 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Tiran
Tiran
Rohan Komutanı
Rohan Komutanı

Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 06/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İhanet Empty Geri: İhanet

Mesaj tarafından Tiran Cuma 12 Eyl. 2008, 16:49

Bir saat kadar sonra herşey hazırdı Tiran için. Yaratığı yolda alaşağı etmişler giysilerini çıkarıp Tiran'ın vücuduna geçirmişlerdi. Tiran açıkta kalan kolları, elleri ve bacaklarının bir kısmına çamur sürmüştü. Mükemmel bir iş olduğu söylenemezdi ama kimse onu bir insana da benzetemezdi. Plan şuydu: Tiran içeri girip bir göz atacak yeteri kadar şey gördükten sonra oradan ayrılıp ormanın doğu tarafına gidecekti. Gözcüler orada onu atlarla bekliyor olacaklardı. Planı uygulamak için harekete geçtiler.
Tiran şüphe uyandırmamak için biraz yürüyüşünü değiştirdi. Kendisine bol gelen kıyafetleriyle vücudunun arasına kılıcını sokuşturdu. Sırtına kargısını bağladı. Ellerinde yeterince ip yoktu o yüzden ufak bir iple bağladılar kargıyı. Hazırlıklar bitince o yaratıklar gibi kapıya doğru ilerledi Tiran. Kapıya ilerleyen hiçbir yaratık görülmüyordu etrafta. Kapı onlar gözetlemeye başladıklarından beri açıktı, hiç kapatılmamıştı. Heralde dört bir yana gözcülerini gönderiyorlar diye düşündü Tiran. İçeri girmek için bir engel yok gibi görünüyordu. Kapının başındaki iki nöbetçi surların üzerinden ona bir göz atıp, ne yapıyorlarsa onun başına döndüler tekrar. Tiran içeri girdi. İsengard'ı ilk kez bu kadar yakından görüyordu. Efsanelerde anlatılanlardan çok farklıydı burası. Her yerden gökyüzüne kapkara dumanlar yükseliyordu. Delicesine dönen çarkların sesleri ortalığa yayılıyor ve yere açılmış yarıkların içinden vahşi yaratıkların çığlıkları duyuluyordu. Ortalıkta Tiran'ın hangi ırktan olduğunu bilmediği yaratıklar koşuşturuyor, düzensizlik ve kargaşa içinde kendilerine verilen görevleri yerine getirmeye çalışıyorlardı. Tiran dikkat çekmemek için olabildiğince bunlara benzemeliydi. Belki onlar gibi ordan oraya deli misali koşturacaktı ama, İsengard'daki bu yaratıkları ve Orthanc ordusunun gücünü merak ediyordu.
Tiran
Tiran
Rohan Komutanı
Rohan Komutanı

Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 06/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İhanet Empty Geri: İhanet

Mesaj tarafından Tiran Cuma 12 Eyl. 2008, 18:22

Bir süre ortalıkta dolandıktan sonra Tiran bu karanlık yerden ayrılmaya karar verdi. Genelde yaratıklardan hep uzak durmuş, dikkat çekmemek için olabildiğince onlar gibi davranmıştı. Tam kapıya doğru yönelmişti ki biraz ileride iki yaratığın itiştiğini gördü. İkisi de kavga etmeye hazırlanmış birbirlerine hırlıyordu. Çevredekilerin pek dikkatini çekememişlerdi henüz. İkiside aralarında tuttukları şeyi çekiştiriyor ve belli ki bunun için birbirlerini yiyorlardı. Tiran ne uğruna savaştıklarını görünce adeta yıldırım çarpmışa döndü! Paylaşamadıkları şey onun kargısıydı!!! Tiran hızla elini sırtına götürdü. Yok olamaz! Kargı o ortalıkta dolaşırken sırtından kayıp düşmüştü. Bunu nasıl farketmezdi!? Kargısını uzun zamandır kullanıyordu. Süslü, sağlam ve farklıydı. Sağlam ağaçlardan yapılmıştı. Onlar daha fazla yaratığı etraflarında toplamadan araya girmeliydi. Ne de olsa rütbeli bir yaratığın kıyafetini giymişti. Sesini olabiliğince hırıltılı ve kaba çıkarmaya çalışarak:

-Napıyorsunuz siz orada bakayım! bırakın o kargıyı ve defolun işinizin başına!!!

Yaratıklar onun oynadığı role inanmışlardı. Ortak lisandan anladıkları belli oluyordu. Aynı anda kargıyı bırakıp Tiran'a döndüler ve bir anda bağıra bağıra konuşmaya başladılar. Tiran fazla sesini çıkarmamaya çalışmıştı emir verirken onlara ama bu aptal yaratıklar bağırıyordu. Üstelik, üstelik bunlar ortak lisandan da konuşmuyorlardı. Kendi dilleriyle bağrışıyorlardı. Heralde dertlerini daha rütbeli birine anlatıp, birbirlerini şikayet ediyorlardı. Lakin Tiran hiçbir şey anlamıyordu konuşmalarından. Kulağına aşina bir tek kelime çıkmıyordu ağızlarından. Orkların diline de benzeyen acaip bir lisandı bu. Buna rağmen rolünü bozmayıp anlıyormuşçasına kafasını sallıyordu. Lanet yaratıklar! Neden ortak lisandan konuşmuyorlardı sanki. Çevrelerinde meraklı gözler onları izlemeye başlamıştı. Daha fazla konuşmalarına izin veremezdi Tiran. Olabildiğince kızgın bir sesle:

-Bak hala konuşuyorlar! Size defolun dedim!!! Giderken de bir köşeye bırakın şu kargıyı!

İki yaratık aniden ayrıldılar ve kaçmaya başladılar oradan. Kargıyı oracıkta bırakmışlardı. Çevrelerindeki meraklı gözler yavaş yavaş başka noktalara dönüyordu. Tiran hızla gidip kargıyı alacak ve sonra bu uğursuz yerden sonsuza kadar uzaklaşacaktı. Kargının yanına gitti. Etrafına bir göz attı. Herşey normale dönmüş gibi görünüyordu. Tam kargıyı almak için eğildiği sırada vücudundan birşeyin aşağı doğru indiğini hissetti. Tam o sırada demirin taşa vurması gibi bir ses duydu... Gözlerini hafiften kendi soluna doğru çevirdiğinde yerde Sapı altından olan kılıcını gördü. Yerden kargısını almadan önce kılıcı aldı. Bu kılıcın görülmesi hoş olmazdı. Tam bu sırada arkasından birinin avazı çıktığı kadar bağırdığını duydu. Kargısını da alıp doğruldu ve sesin geldiği yere döndü. Kılıcını saklamaya çalışıyordu. Arkasını döndüğünde bir yaratığın otuz adım kadar ötede kendisine dikilmiş gözleriyle karşılaştı. Yaratık ona eliyle gelmesini işaret ediyordu. Heralde bu da o yaratıkların komutanlarından biriydi. Tirana anlayabileceği tek dilden bir daha bağırdı:

-Buraya gel! Senin mi o kılıç?! Gel bakalım buraya.

Tiran zor bir durumda olduğunu hissediyordu. Yavaş yavaş arkasını döndü. Bu sırada çok fazla kişinin kendisini izlediğini farketti. Kapı karşısında açık duruyordu. Önünde sadece kapı nöbetçileri vardı. Yavaşça kapıya doğru ilerlemeye başladı. Arkasından bir daha bağırdığını duydu yaratığın. Bu sefer kendi lisanında... Sonra bir daha. Tiran'ın adımları hızlanıyordu. Kendisini izleyen gözler arttıkça artıyordu. Son bir kez daha bağırdı yaratık. Bu seferki hepsinden daha güçlü ve şiddetliydi. Kapıcılar kapıyı kapatmaya başladı. Tiran çevresindekilerin hareketlendiğini hissediyordu. Düşünme zamanı bitmişti. Artık hareket zamanıydı. Birden bütün gücüyle koşmaya başladı. Arkasından onlarca yaratığın koşar adım onu kovaladığını duyuyor ve hissediyordu. Kapı nöbetçilerinden biri kapıyı kapatmaya çalışırken diğeri kapıdan çıkmasını engellemek için önüne çıktı. Elinde keskin bıçaklar vardı. Bu yabancıyı durdurabileceğine inanıyordu. Ta ki yabancının kargısı kafasına saplanana kadar. Tiran yaratığa saplanan kargıyı çekip çıkartırken hızlı bir şekilde kapanmak üzere olan kapıdan dışarı fırladı. Peşinden fırlatılan oklardan kurtulmak için zikzak çiziyordu. Ormanın doğu tarafına doğru bütün gücüyle koşarken geriye baktı. Hiç bakmamış olmayı dilerdi... Nöbetçiler yeniden kapıyı açmaya başlamışlardı. Yüzlerce yaratık bağırış çağırış arasında kapıdan dışarıya fırlıyordu!
Tiran
Tiran
Rohan Komutanı
Rohan Komutanı

Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 06/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İhanet Empty Geri: İhanet

Mesaj tarafından Tiran Cuma 12 Eyl. 2008, 19:37

Aralıksız koşmaya devam ediyordu Tiran bir elinde kılıcı bir elinde kargısı... Ormanın içine atıldı. Peşinden uçurulan oklar havayı vuruyordu sadece. Bu yaratıkların okçulukları felaketti. Tiran ormanın içinde hızla ilerleyip gözcüleri bıraktığı yere vardı. Sesleri onlar da duymuşlardı ve bütün hazırlıklarını halletmişlerdi. Tiran zırhlarının içinde bulunduğu büyük torbayı atının eğerine yerleştirdi. Atına atladı ve gözcülere güneye, Edoras'a gitmelerini buyurdu. Kendisi kuzey yolunu tutacaktı. Eğer bu yaratıkların dikkatini çekebilirse gözcüler hedeflerine ulaşabilirdi. Gözcülerse Edoras'a varıp Rohan'ın komutanlığına vekillik edenlere haberleri ulaştıracaktı. Gözcüler atlarına binip güneye doğru yol alırken. Tiran kalkanını alıp, atını ormanın batıdaki çıkışına doğru dört nala sürmeye başladı. Ormandan çıktığında dışarda gördüğü manzara inanılmazdı. Yaratıklar ormanın içine doğru ilerliyordu. Hani yağmurlar yağar, dereler taşar ya, sular iner köylere şehirlere, girer sokak aralarına kadar her noktaya. İşte bu çirkin iblislerde öyle yayılıyordu ormanın içine doğru. Tiran'ın atıyla ilerlediğini görüp yönlerini oraya çevirdiler. Yine de Yakamoz'a yetişmeleri imkansızdı. Yüzlerce yaratık üzerine doğru gelse de artık tehlike söz konusu değildi Tiran için. Yakamoz öyle bir hızlanmıştı ki, peşinden fırlatılan oklar bile daha yavaş göründü bir an gözüne Tiran'ın. Artık ok atılacak mesafeyi aşmışlardı. Tiran önüne bakıyor ve isen nehrini geçmeyi düşünüyordu. Tam bu sırada arkadan uzun kurt ulumaları duydu. Arkaya baktığında üç tane kurdun Yakamoz'un üzerine hızla geldiğini gördü. Üstelik bu kurtların eğerleri vardı ve eğerlerin üzerinde de o yaratıklar birer birer yerleşmişti. Bu vahşi kurtların evcilleştirilmesi imkansız gelmişti bir an gözüne Tiran'ın. Fakat gördükleri gerçekti. Bunlarla burada mücadele edemezdi. Henüz yeterince uzaklaşmamıştı İsengard'dan. Uygun zamanı bekleyecek ve sonra kurtları avlamak için geri dönecekti. Biraz daha kurtları izlediğinde buna bile gerek kalmayacağını düşündü. Kurtlarla arası açılıyordu. Yakamoz gerçekten dayanıklı bir attı ve kurt sürücüleri de umudu kesmiş gibi görünüyordu. Tiran kurtulmuş sayılırdı bu beladan. Artık başka hiçbir yöne sapmadan Shire'a ilerleyebilirdi. Görevini bir an önce yapıp İsengard'a bu ihanetinin bedelini ödetmek arzusuyla yanıyordu...
Tiran
Tiran
Rohan Komutanı
Rohan Komutanı

Mesaj Sayısı : 88
Kayıt tarihi : 06/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz