Rahatsız bir akşam yemeği...
2 posters
LOTR ORTA DUNYA RPG :: Eriador :: Bree :: Sıcrayan Midilli
1 sayfadaki 1 sayfası
Rahatsız bir akşam yemeği...
tarafından Ghislaine Arylia Çarş. 20 Ağus. 2008, 00:09
Ay gümüşi bulutların arasından yükselirken Ghislaine, Bree şehrine girmiş, Sıçrayan Midilli Hanı’na doğru yürüyordu. Ormanda gezinirken akşam yemeği için kendine bir tavşan yakalamıştı fakat hayvanın o masum bakan gözlerini gördüğü zaman yine aç kalacağını anlamıştı.
Akşamın o rahatlatıcı havası gecenin karanlığına doğru ilerlerken ıssızlaşmaya başlamış sokaklarda yürüyordu şimdi. Bree’nin o ıssız tarlalarından sıkılmaya başlamıştı. Neredeyse avucunun içi gibi bildiği ormanları daha ne kadar keşfedebilirdi, bilmiyordu Ghislaine. Artık bildiği sınırların dışına çıkmak, yeni yerler görmek istiyordu. Belki güney doğuya doğru yola çıkabilirdi. Sadece haritalarda görebildiği elf ormanlarını keşfetmek… Ghislaine kararını vermişti, en yakın zamanda buralardan gidecekti.
Sıçrayan Midilli’nin kapısından giriyordu şimdi. İçerisi sokakların tam tersine tıklım tıklımdı. Bir yanda güzel bir şarkı tutturmuş ozan ve çevresinde kol kola girmiş dans edenler vardı. Ghislaine, dans eden hobbitleri izleyerek hancıya yaklaştı.
“ Akşam yemeği için ne varsa ondan bir tabak istiyorum… Ve acele olsun.”
Dedi aç bir midenin insana verdiği kaba tavırla. Hancının yüzü, genç kadının belinde asılı duran kılıçlara bakar bakmaz değişmiş ve gözlerindeki korku kendini belli etmeye başlamıştı. Hızlı adımlarla arkada duran tabaklardan birini almış ve parlayan ateşin üzerinde duran dev kazandan bir kepçe doldurmuştu tabağa.
O sırada kendine boş bir masa seçmiş olan Ghislaine’in önüne koydu tabağı titreyen ellerle. Kadın önünde duran ve içinde tavuk parçaları olan yemekten bir kaşık aldı. Tadı baharatların iyi kullanımına bağlı olarak güzeldi.
“ Hey, güzelim birlikte yemek ister misin?”
O sırada omzuna dokunan eli hissetti Ghislaine, bir an için eli kılıcına gitti fakat olay çıkarmak istemiyordu. En iyisi önemsememekti.
“ Hadi ama belki bu gece için sana iyi bir arkadaş olabilirim.”
Ghislaine ağzına götürmekte olduğu kaşığı tabağa bırakarak karşısına oturmuş adama baktı. Kendinden emin bir sırıtma vardı o pis suratında.
“ Masadan hemen kalkıp beni rahat bıraksan iyi edersin seni ayyaş.”
Diye mırıldandı Ghislaine, ses tonunda belli belirsiz bir tehdit vardı. Adam başını arkaya atıp güldü, sarhoş olduğu her halinden belli oluyordu.
“ Ahaha, seninle iyi vakit geçirebiliriz güzelim…”
Ghislaine bacağında bir el hissedince daha fazla dayanamayacağını anlamıştı. Hızlıca ayağa kalkmasıyla devrilmişti masa. Adam yüzündeki o pis ifadeyle ayağa kalkmıştı. Kadına yaklaştı ve kollarından tuttu.
“ Bu kadar sinirlenmene gerek yok hayatım, seni rahatla...”
Kadının savurduğu tekmeyle sözü kesilen adam şimdi yerde yatıyordu. Ghislaine bir ayağını adamın göğsüne bastırdı ve kılıçlarından birini çekip boynuna dayadı.
“ Beni rahat bırakmanı söylemiştim.”
Adamın yüzüne dehşet ve korku yayılınca kılıcını ve ayağını geri çekti Ghislaine. Handakiler merak ve korkuyla bakıyordu şimdi kadına. Sinirli bir şekilde kapıya doğru yöneldi ve hancının yanından geçerken adamın eline birkaç gümüş tutuşturdu. Bree’nin ıssız sokaklarına adımını bastığında hancının sitem dolu sözleri hala kulağında yankılanıyordu. Ghislaine’in gözüne güney doğuya yolculuk fikri şimdi mükemmel görünüyordu.
Akşamın o rahatlatıcı havası gecenin karanlığına doğru ilerlerken ıssızlaşmaya başlamış sokaklarda yürüyordu şimdi. Bree’nin o ıssız tarlalarından sıkılmaya başlamıştı. Neredeyse avucunun içi gibi bildiği ormanları daha ne kadar keşfedebilirdi, bilmiyordu Ghislaine. Artık bildiği sınırların dışına çıkmak, yeni yerler görmek istiyordu. Belki güney doğuya doğru yola çıkabilirdi. Sadece haritalarda görebildiği elf ormanlarını keşfetmek… Ghislaine kararını vermişti, en yakın zamanda buralardan gidecekti.
Sıçrayan Midilli’nin kapısından giriyordu şimdi. İçerisi sokakların tam tersine tıklım tıklımdı. Bir yanda güzel bir şarkı tutturmuş ozan ve çevresinde kol kola girmiş dans edenler vardı. Ghislaine, dans eden hobbitleri izleyerek hancıya yaklaştı.
“ Akşam yemeği için ne varsa ondan bir tabak istiyorum… Ve acele olsun.”
Dedi aç bir midenin insana verdiği kaba tavırla. Hancının yüzü, genç kadının belinde asılı duran kılıçlara bakar bakmaz değişmiş ve gözlerindeki korku kendini belli etmeye başlamıştı. Hızlı adımlarla arkada duran tabaklardan birini almış ve parlayan ateşin üzerinde duran dev kazandan bir kepçe doldurmuştu tabağa.
O sırada kendine boş bir masa seçmiş olan Ghislaine’in önüne koydu tabağı titreyen ellerle. Kadın önünde duran ve içinde tavuk parçaları olan yemekten bir kaşık aldı. Tadı baharatların iyi kullanımına bağlı olarak güzeldi.
“ Hey, güzelim birlikte yemek ister misin?”
O sırada omzuna dokunan eli hissetti Ghislaine, bir an için eli kılıcına gitti fakat olay çıkarmak istemiyordu. En iyisi önemsememekti.
“ Hadi ama belki bu gece için sana iyi bir arkadaş olabilirim.”
Ghislaine ağzına götürmekte olduğu kaşığı tabağa bırakarak karşısına oturmuş adama baktı. Kendinden emin bir sırıtma vardı o pis suratında.
“ Masadan hemen kalkıp beni rahat bıraksan iyi edersin seni ayyaş.”
Diye mırıldandı Ghislaine, ses tonunda belli belirsiz bir tehdit vardı. Adam başını arkaya atıp güldü, sarhoş olduğu her halinden belli oluyordu.
“ Ahaha, seninle iyi vakit geçirebiliriz güzelim…”
Ghislaine bacağında bir el hissedince daha fazla dayanamayacağını anlamıştı. Hızlıca ayağa kalkmasıyla devrilmişti masa. Adam yüzündeki o pis ifadeyle ayağa kalkmıştı. Kadına yaklaştı ve kollarından tuttu.
“ Bu kadar sinirlenmene gerek yok hayatım, seni rahatla...”
Kadının savurduğu tekmeyle sözü kesilen adam şimdi yerde yatıyordu. Ghislaine bir ayağını adamın göğsüne bastırdı ve kılıçlarından birini çekip boynuna dayadı.
“ Beni rahat bırakmanı söylemiştim.”
Adamın yüzüne dehşet ve korku yayılınca kılıcını ve ayağını geri çekti Ghislaine. Handakiler merak ve korkuyla bakıyordu şimdi kadına. Sinirli bir şekilde kapıya doğru yöneldi ve hancının yanından geçerken adamın eline birkaç gümüş tutuşturdu. Bree’nin ıssız sokaklarına adımını bastığında hancının sitem dolu sözleri hala kulağında yankılanıyordu. Ghislaine’in gözüne güney doğuya yolculuk fikri şimdi mükemmel görünüyordu.
Ghislaine Arylia- Kolcu
- Mesaj Sayısı : 14
Kayıt tarihi : 19/08/08
Geri: Rahatsız bir akşam yemeği...
tarafından Pipin/ ÖLÜ Perş. 21 Ağus. 2008, 14:48
Pipin shire dan çıktı ve biraz dolaşmak için Bree 'ye doğru yorucu bir yolculuğa çıktı.Yolda çok eğlendi.Çiçek topladı uyudu.Kırlarda koştu...
Sonunda Bree'ye daha doğrusu Sıçrayan Midilliye geldi.İçeriye girdi ve biraz etrafı izledikten sonra bir kadın gördü.Kendi halinde oyalanıyordu.Pipin onun yanına gitti.Hemen yanına oturdu.Kendinden baya iriydi.Hemde kılıcı vardı.Pipin'in ise kendini koruyacak hiç bir aleti yoktu.Barmen'e birşeyler dedi ve önüne gelen ejder nefesi içkisini yudumlamaya başladı.Kadının tuhaf bakışları karşısında.
Sonunda Bree'ye daha doğrusu Sıçrayan Midilliye geldi.İçeriye girdi ve biraz etrafı izledikten sonra bir kadın gördü.Kendi halinde oyalanıyordu.Pipin onun yanına gitti.Hemen yanına oturdu.Kendinden baya iriydi.Hemde kılıcı vardı.Pipin'in ise kendini koruyacak hiç bir aleti yoktu.Barmen'e birşeyler dedi ve önüne gelen ejder nefesi içkisini yudumlamaya başladı.Kadının tuhaf bakışları karşısında.
Pipin/ ÖLÜ- Kocaayak Çiftliğinin Sahibi
- Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 19/08/08
Geri: Rahatsız bir akşam yemeği...
tarafından Ghislaine Arylia Perş. 21 Ağus. 2008, 15:30
Ghislaine'in kafasında güneye gitme planları dolanıp duruyordu. Eskiden Baldrick’le ne kadar çok gezdiğini hatırladı. Ona nasıl ok ve yay kullanacağını, kılıcın nasıl tutulacağını hatta ve hatta nasıl flüt yapılacağını bile öğretmişti yaşlı adam. Ghislaine, Baldrick’in iki hafta önceki ölümünden sonra sudan çıkmış balığa dönmüştü sanki, her geçen gün daha da durgunlaştığını hissediyordu.
Şimdi elindeki bir dalı her zaman botunda sakladığı bıçağıyla oyarak, Baldrick’in öğrettiği o flütü yapıyordu. İlk önce kabuklarından ayırmıştı dalı, içini oymuştu ve son olarak da deliklerini açmıştı. Üzerini oyarak süsledikten sonra ağzına götürdü flüdü. Üflediği zaman çıkan ses sanki doğanın yarattıkları güzelliklerden biri gibiydi. Yakınlardaki ağaçların dallarında duran birkaç kuş eşlik ediyordu şimdi kadına.
Nefesi yorulduğunda dudaklarından ayırdı flüdu ve beline bağlı keselerden birine koydu. Güneye gitmeyi kafasında kesinleştirmişti ve bu yüzden erzak hazırlaması gerekiyordu. İstemeden de olsa Sıçrayan Midilli’ye dönmek zorundaydı. Oradan kurutulmuş et ve biraz ekmek olarak yola çıkabilirdi.
Handan içeriye girerken hancının kötü bakışlarıyla karşılaştı, adam haklıydı. Geçen gece geldiğinde ortalığı bayağı bir karıştırmıştı ne de olsa.
“ Bir haftalık erzak hazırla.”
Ghislaine’in sesindeki kesin tavırdan korkan hancı aceleyle mutfağa dalmıştı. Bu sırada kadın kendini bir masaya atmıştı ve şimdi kendisini merakla izleyen hobbit’e bakıyordu. Hobbit’in önündeki içkiye göz attı.
“ Serttir, içerken dikkatli olmalısın, küçük bünyene zarar verebilir.”
Dedi yüzünde bir sırıtmayla. Bu küçük hobbit ilgisini çekmişti.
Şimdi elindeki bir dalı her zaman botunda sakladığı bıçağıyla oyarak, Baldrick’in öğrettiği o flütü yapıyordu. İlk önce kabuklarından ayırmıştı dalı, içini oymuştu ve son olarak da deliklerini açmıştı. Üzerini oyarak süsledikten sonra ağzına götürdü flüdü. Üflediği zaman çıkan ses sanki doğanın yarattıkları güzelliklerden biri gibiydi. Yakınlardaki ağaçların dallarında duran birkaç kuş eşlik ediyordu şimdi kadına.
Nefesi yorulduğunda dudaklarından ayırdı flüdu ve beline bağlı keselerden birine koydu. Güneye gitmeyi kafasında kesinleştirmişti ve bu yüzden erzak hazırlaması gerekiyordu. İstemeden de olsa Sıçrayan Midilli’ye dönmek zorundaydı. Oradan kurutulmuş et ve biraz ekmek olarak yola çıkabilirdi.
Handan içeriye girerken hancının kötü bakışlarıyla karşılaştı, adam haklıydı. Geçen gece geldiğinde ortalığı bayağı bir karıştırmıştı ne de olsa.
“ Bir haftalık erzak hazırla.”
Ghislaine’in sesindeki kesin tavırdan korkan hancı aceleyle mutfağa dalmıştı. Bu sırada kadın kendini bir masaya atmıştı ve şimdi kendisini merakla izleyen hobbit’e bakıyordu. Hobbit’in önündeki içkiye göz attı.
“ Serttir, içerken dikkatli olmalısın, küçük bünyene zarar verebilir.”
Dedi yüzünde bir sırıtmayla. Bu küçük hobbit ilgisini çekmişti.
Ghislaine Arylia- Kolcu
- Mesaj Sayısı : 14
Kayıt tarihi : 19/08/08
Geri: Rahatsız bir akşam yemeği...
tarafından Pipin/ ÖLÜ Perş. 21 Ağus. 2008, 15:43
Kadını dinledi ve içkiden bir yudum daha aldı.Boğazı yandı.Yüzüne aptal bir gülümseme geldi
Yok.
diye cevapladı.Sonra kadını iyice süzdü..
Sen insan mısın?
Yok.
diye cevapladı.Sonra kadını iyice süzdü..
Sen insan mısın?
Pipin/ ÖLÜ- Kocaayak Çiftliğinin Sahibi
- Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 19/08/08
Geri: Rahatsız bir akşam yemeği...
tarafından Ghislaine Arylia Perş. 21 Ağus. 2008, 15:51
" Yok."
Diye cevap vermişti hobbit, fakat Ghislane küçük dostu bardağın sonuna geldiğinde olucakları net bir şekilde kafasında canlandırabiliyordu.
Erzak hazırlığı daha sürecekmiş gibi hissediyordu. Bu yüzden ortalarda dolaşan bir başka hobbiti, handa çalıştığı belli oluyordu, yanına çağırdı ve bitki çayı istedi. İçki içmeyi sevmezdi.
" Sen insan mısın?"
" Bir gobline mi benziyorum yoksa!"
Kahkahalar atarak küçük hobbite cevap verdi.
" Sen, Bree'li değilsin değil mi? Shire'dan geliyor olmalısın..."
Hobbitin konuşma tarzından anlaşılıyordu Shire'lı olduğu.
Diye cevap vermişti hobbit, fakat Ghislane küçük dostu bardağın sonuna geldiğinde olucakları net bir şekilde kafasında canlandırabiliyordu.
Erzak hazırlığı daha sürecekmiş gibi hissediyordu. Bu yüzden ortalarda dolaşan bir başka hobbiti, handa çalıştığı belli oluyordu, yanına çağırdı ve bitki çayı istedi. İçki içmeyi sevmezdi.
" Sen insan mısın?"
" Bir gobline mi benziyorum yoksa!"
Kahkahalar atarak küçük hobbite cevap verdi.
" Sen, Bree'li değilsin değil mi? Shire'dan geliyor olmalısın..."
Hobbitin konuşma tarzından anlaşılıyordu Shire'lı olduğu.
Ghislaine Arylia- Kolcu
- Mesaj Sayısı : 14
Kayıt tarihi : 19/08/08
Geri: Rahatsız bir akşam yemeği...
tarafından Pipin/ ÖLÜ Perş. 21 Ağus. 2008, 15:58
Evet Shirelıyım.
dedi neden güldüğünü anlamadığı kadına.Tuhaf biriydi.İçkisinden son bir yudum aldı
Ben gidiyorum
dedi ve şaşkın şaşkın oradanayrıldı.
dedi neden güldüğünü anlamadığı kadına.Tuhaf biriydi.İçkisinden son bir yudum aldı
Ben gidiyorum
dedi ve şaşkın şaşkın oradanayrıldı.
Pipin/ ÖLÜ- Kocaayak Çiftliğinin Sahibi
- Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 19/08/08
LOTR ORTA DUNYA RPG :: Eriador :: Bree :: Sıcrayan Midilli
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz